Serik Vahşi Escort Ece ile Sikişin Çıldırdığı Anlar

Serik, Antalya'nın dağıldığı, denizin tatlı kokusuyla tarlaların bereketinin sikine karıştığı bir ilçe. Gündüzleri Belek'in lüks otellerinde golf oynarlar, Aspendos'un antik tiyatrosunda tarih saçılma, sahil boyunca biralar içilir, hayat tatil pornosu gibi akar. Sokaklar muz tarlalarının yeşiliyle, köfte-piyaz kokularıyla, hediyelik eşya satan esnafın bağırışlarıyla, lüks arabaların gürültüsüyle dolup taşar; hava kavurur, deniz serinletir, herkes şortla gezer, plajda yanar, müzikle kudurur, tam bir Akdeniz şöleni yaşanır. Gündüz tarlada çalışanlar, sahilde tembellik yapanlar, güneş battığında uyanır; Belek'in barları dolar, kulüpler açılır, sahil boyunca kalabalık kudurur ve Serik şiddetli bir sikiş avına döner. Gündüz denize girenler, gece zevkinin payına düşer; dalga sesleri, inlemelerle, çığlıklarla, azgın kahkahalarla birleşiyor. İşte bu Serik gecesinde, şiddetli eskort Ece ile karşılaştım. Ece, yirmilerinin sonunda, uzun sarı omuzlarına dökülen, bronz tenli, ince belli, göğüsleri ve götüyle sikini delitan bir dişi. Sikine susamış, onu avlamak isteyen bir vahşi; gözleriyle yutar, ağzıyla parçalar, amıyla sıkar, götüyle sikini esir alır. Kalıcılığı gece boyunca, Serik'in sakin tarla havasını bir sikiş kasırgasına çevirdi ve bana Serik eskort sikişin nasıl şiddetli bir patlama olduğunu gösterdi. Ece, sikine hükmeden bir avcı; sahiline düşersen sikini hazır tut, çünkü ya seni uçurur ya da tamamen avlar.

Her şey Belek'in sahil barlarından birinde patladı. Ece'yi bozduğu görüldü, üzerinde dar bir şort, üstünde ince bir tişört, göğüsleri tişörtleri yırtılacak gibi, dudaklarında kırmızı bir ruj. “Serik benim av saham” dedi, sesi dalgaları bastırarak, “ve ben sikini avlarım.” Gözleri bir yırtıcı gibi parlıyordu, dudaklarında azgın bir gülümseme vardı. Barın curcunası arasında bana sokuldu, eli sikime attı, “Turistler burada tatil sanır, ama ben sikini anında kaparım,” diye fısıldadı kulağıma. Kıyafetleri sıyırıp bir tabureye yayılıyordu, bacaklarını açtı; hava ter, bira ve am kokusuyla doldu. Sikim ona doğru kükredi, dağıtma beni yakaladı, “Kaçiş yok” dedi ve amı sikime sürtündü. O bir Serik'in sıcak gecesi bir ormana döndü; tabure titredi, inlemeleri barın gürültüsünü ezdi. Ece'nin vahşi yanı ortaya çıktı, sikimi emdi, yaladı, sıktı. “Bu sadece başlangıç,” dedi, onların sikimin ucunda gezinirken, “sikiş benim avım.”

Belek'in barlar sokağına bölgede, Serik'in ritmi ritmiydi. Neon ışıkları yanıp sönüyor, müzik kulakları patlıyordu. Ece, saklandıkların ortasında kalçalarını bir kaplan gibi salladı, “Serik'te sikiş burada kudurur” dedi ve tişörtleri yere attı. Götü ışıkta parlıyordu, sikimi avına çağırıyordu. “Bu sokakta sikini benden koruyamazsın” diye hırladı, bir kişinin saklandığı, götünü çıkardı. Kalabalık dans ederken, o sikimi eline aldı, “Serik'te sik benim avım” dedi, gözleri azgınlıkla alevler alevdi. Barın sesi, onun inlemeleriyle boğuldu; sikimi amına ileri sürdü, sıktı, emdi, vahşi olduğunu onun hareketiyle haykırdı. Müzik yükseldi, Ece'nin götü sikimi bir av dansına dikkat çekti, bu bir parti değil, vahşi bir sikiş şöleniydi. Sokaklar terle, alkolle, seks kokusuyla ağırlaştı; Ece'nin eli sikimde, ağzının sikimin ucunda, onun anısının bir av sahnesiydi. “Daha bitmedi,” diye güldü, şortunu da yere fırlattı, “benimle sikiş bir maraton.”

Geceleri ilerleyen Ece beni Aspendos'un tutarlı bir tarlaya dikkat çekti. Serik'in ışınları uzaktan yanıyordu, tarlalar muz kokusuyla doluydu. “Burası benim yırtık parçalarım” dedi, içindekileri yere attı, çıplak parçaları parçalara ayırdı. Rüzgâr büyürken hışırdatırken, Ece sikimi avladı, vahşi bir açlıkla ağzına aldı, emdi, yaladı, dilini sikimin onu yerinde gezdirdi. “Beni tatilci sanma” diye kahkaha attı, sesi tarlayı doldurdu. Tarlada her sikiş bir kükremeydi, onun nefesi sikimi daha çok istedi. Götünü bana sundu, “Sikini bırakmam,” dedi ve amı sikimi yuttu. Ece'nin enerjisi Serik'i bir seks ormanına dönüştü; tarla sallandı, yaprakların içlerinde gruplar halindeydi, bu bir sikiş değil, vahşi bir kaptı. Rüzgâr esti, Ece'nin çığlıkları tarlayı sardı; sikim onun amında kayboldu, götüyle yeniden doğdu. “Hadi” dedi, eli sikimde, “burada kural yok, sadece av var.” Tarlanın ortasına beni yere yatırdı, üstüme çıktı, amını sikime bastırdı, onun hareketiyle Serik'i bölümlerine aldı.

Sabaha doğru Uçansu Şelalesi'nin kusursuz bir kayalığa çıktık. Serik'in yeşili derinlere uzanırken, şelale gürlüyordu. Ece kayalara ayrılıyor, “Serik eskort sikiş burada zirve yapıyor” dedi, bacaklarını ayırdı, “ve ben sikini burada avlarım.” Hava serin olsa da teni yanıyordu; Sikimi eline aldı, amına "Tatil sananlar yanılır, ben vahşi bir avcıyım" diye hırladı, sesi şelaleyi bastırdı. Götü sikimi toplanan, onun hareketi yırtıcıydı; su sesi onun inlemeleriyle doldu. “Beni durduramazsın” dedi, sikimi sıkarken ve Serik'in parçaları onun sikişiyle tamamlandı. Kayalıklarda saatler geçti, Ece durmadı; sikimi ağzına aldı, yaladı, amına soktu, götüne dayadı. “Bu benim av saham” dedi, gözleri zaferle parlayarak, “ve sen benim avımsın.” Şelalenin gürültüsüyle birleşti, kayalıklar sikişin arenası oldu.

Son durak, Belek'in en lüks otellerinden birinin havuz başıydı. Deniz uzaktan parlıyordu, havuz ışıkları yanıp sönüyordu. Ece havuz depolama alanıydı, “Burada sikini fethederim” dedi, ve amını açtı. Rüzgâr saçlarını savururken, sikimi ağzına aldı, emdi, yaladı; vahşi hücre havuzu titretti. “Yavaşlık mı olacak?” diye alay etti, “Onu denize attı.” Onun sikiş bir zaferdi, havuz suyu onun çığlıklarına karıştı; Serik, Ece'nin azgınlığıyla teslim alındı. Havuzun başında beni suya çekti, sikimi amına gömdü, “Bu gece benim” dedi, ve ayrılmadı. Onun elinde, ağzında, amında, götünde bir avdı; Ece'nin vahşiliği Serik'i yuttu.

Ece ile Serik'te geçen gece, tarlalardan şelalelere, barlardan havuzlara bir vahşi sikiş maratonuydu. Sikimi avladı, amıyla çıldırdı, götüyle esir aldı. “Sikiş benim düzenim,” dedi son olarak, rüzgar tenisi ıslanırken. Benzerinde cesaret varsa, Ece seni bekliyor. Ama dikkat: Bu Serik şiddetli eskort, sikleriyle avlanır.